Mahir Ünal, MKYK Sonrası Basın Toplantısı Yaptı
Ünal, MKYK toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir televizyon programındaki sözlerine ilişkin eleştirilerini sürdüren Ünal, Kılıçdaroğlu'nun, "Köprüde askerler linç edildi, yani öldürüldü. Bir rütbesiz askerin günahı nedir? Komutanı talimat vermiş, çıkacaksın dışarıya... Hepimiz askerliğin kurallarını biliyoruz. Komutanın emri tartışılmaz." sözlerini hatırlattı.
Ünal, 15 Temmuz gecesi her şeyin milletin gözü önünde cereyan ettiğini belirtti.
Askerlikte "kanunsuz emir" denilen bir kavram olduğunu, askerin, "kanunsuz emre asla riayet etmediğini" vurgulayan Ünal, "O gece kanunsuz emre riayet etmeyen bu vatanın has evlatları vardı ordumuzun içinde. O gece bu kanunsuz emre uymadığı için FETÖ'cüler tarafından şehit edilen askerlerimiz var. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu bal gibi biliyor ki o gece özellikle köprüde sabaha kadar milletimizin üzerine ateş yağdıran, tanklarla halkın üzerine ateş açanların FETÖ'cü olduğunu ve bunların bir emirle değil bu işi gönüllü bir şekilde yaptığını biliyor." şeklinde konuştu.
"O gecenin bir ahlakı, erdemi vardı"
Mahir Ünal, 15 Temmuz gecesi her şeyin kameraların önünde cereyan ettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Sabahleyin her birimiz o askerlerin nasıl teslim olduğunu gördük. Dolayısıyla burada linçten bahseden, o FETÖ'cülere dönük, onların haklarını savunmaya dönük bir söylem geliştiren Kemal Kılıçdaroğlu şunu bilmelidir ki eğer bu millet o gece kendine silah sıkan askerlere dönük bırakın saldırmayı, linç uygulamayı, onların silahlarını ele geçirdiğinde, onları tek tek infaz edebilirdi. Sabaha kadar kendine, tankla helikopterle G3 ile ateş etmiş o FETÖ'cü askerlere bu millet dokunmadı. Onları hukuka, emniyet mensuplarına teslim etti. Bu devletin tek bir silahına dokunmadı. O gece hiçbir yerde yağma yaşanmadı. O gecenin bir ahlakı, erdemi vardı."
- "Hayal ettiği planlar gerçekleşmemiş olabilir"
Türk milletinin, 15 Temmuz gecesi yalnızca ülkesini işgalden, devletini de ele geçirilmekten koruduğunu vurgulayan Ünal, şöyle devam etti:
"Bu kadar erdemli, ahlaklı bir duruş sergileyen ve adeta o tanklardaki askerlere yalvaran teyzeleri görmedik mi biz televizyonlarda? O gece her şey canlı yayında, bizim gözlerimiz önünde gerçekleşmedi mi? Ama bu akıl, bu anlayış hemen akabinde ne yaptı daha sabahında? 'Kafası kesilmiş asker' yalanını uydurdu. Sonra o servis edilen resimlerin Tayvan'daki bir askere ait olduğu ortaya çıktı biliyorsunuz internette. Kemal Kılıçdaroğlu şuna karar vermelidir, açıkça bunu söyleyebilir; Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da bu milletin gösterdiği kahramanlıktan kendi ülkesini, kendi devletini adeta çıplak elleriyle korumasından rahatsızlık duymuş olabilir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği planlar gerçekleşmemiş olabilir. Kemal Kılıçaroğlu'nun 15 Temmuz'la ilgili içinde bir erik kurusu, bir hayal kırıklığı olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu açıkça çıksın desin ki 'Ben darbecilerin yanındayım'. Karnından konuşmasın. Çünkü bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinin ve eylemlerinin analizi yapıldığında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu milletin, şehitlerimizin, gazilerimizin yanında olmadığı, onların hassasiyetleriyle ilgili bir gün konuşmadığı görülmüştür."
"Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar bir kez olsun şehit yakınlarıyla empati yaptığını zannetmediğini" söyleyen Ünal, "O gece kendi ülkesini korumak için sokağa çıkanlara hakaret eden milletvekiline karşı, affedersiniz 'it' ifadesini kullanan milletvekiline karşı Kemal Kılıçdaroğlu bir disiplin işlemi başlatacak mıdır? Başlatacağını hiç zannetmiyorum." ifadesini kullandı.
- "250 şehidimizin o gün insan hakları ihlal edilmedi mi?"
Mahir Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aynı Kemal Kılıçdaroğlu bu millete 'sarayın polisi', 'sarayın askeri', 'halkın polisi', 'halkın askeri' diye bölücülük yapıyor. Aynı şekilde aynı Kemal Kılıçdaroğlu, polise ve askere 'Seçilmiş, meşru hükümetin talimatlarını yerine getirmeyin.' çağrısı yapıyor ama aynı Kemal Kılıçdaroğlu, o gece darbe yapmak için harekete geçen darbecilerin, halkın üzerine ateş açan darbecilerin çaresiz olduğunu söyleyecek kadar da aklımızla zekamızla alay edecek bir dil ve üslup kullanıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu bundan vazgeçsin diyeceğim de vazgeçeceğini hiç zannetmiyorum. Çünkü kullandığı dil, üslup ve maalesef içinde bulunduğu gaflet, dalalet ve hıyanet artık örtülemez bir hale gelmiştir. Biz bu durumu acıyla izliyoruz. Milletin bir ferdi, sıradan bir vatandaş olarak ben bu sözleri söylerken açıkça ifade edeyim, gerçekten içim yanıyor. Çünkü bertaraf edilmiş bir darbe girişimi, kurtarılmış bir ülke varken Kemal Kılıçdaroğlu maalesef o gece tankların yanından sıvışmayı, kaçmayı tercih etmiş ve sonrasında da bu milletin değerlerine, kutsallarına, kutsiyetine ihanet emiştir. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu kadar kutsalı varsa o geceyle ilgili bir daha konuşmaz, konuştuklarından da pişmanlık beyan eder diye umut ediyorum."
- Tek tip kıyafet uygulaması
Tek tip kıyafet uygulamasına ilişkin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Siz aşağılayıcı bir düzenlemeyi getiriyorsunuz. Bu insanlar mahkum olmadı ki. Tek tip elbise giydirmek ne demek?" sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, "Tek tip kıyafet ile ilgili PKK ne diyorsa, PKK'nın ele başları ne söylüyorsa maalesef Cumhuriyet Halk Partisi de aynı şeyi söylüyor." değerlendirmesini yaptı.
Tek tip kıyafetle ilgili ABD, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve İngiltere örneğini kamuoyuyla paylaştıklarını dile getiren Ünal, şu açıklamaları yaptı:
"O gece darbe suçundan suçüstü yakalananların ve bu ülkenin güvenliğine, devletin bekasına dönük bir girişim içinde bulunanların, yani teröristlerin tek tip kıyafet içerisinde olacaklarıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Bu da kamuoyuyla paylaşıldı. Buna kimlerin itiraz ettiğine lütfen iyi bakın. Meselenin masumiyet karinesine uygun olmadığı yönünde bazı itirazlar var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına, özellikle Yunanistan kararına bakıldığında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir konuda karar verirken tek bir unsura bakarak karar vermiyor. Yargılamanın bütününe bakarak bu konuda karar veriyor.
Dolayısıyla burada cürmü meşhut üzere yakalananların yargılanması sırasında bunların masumiyet karinesine dönük bir eksiklik açıkçası dünya örneklerine baktığımızda da görmüyoruz. Yine aynı Kemal Kılıçdaroğlu burada da kimi savunuyor? Burada da o teröristlerin hakkını savunuyor gözüküyor. Lütfen bir kere de bu milletin yanında olsun. Ne olur bir kere de demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri konuşurken bu milletin adına demokrasiyi, insan haklarını ve özgürlüklerini konuşsun. 250 şehidimizin o gün insan hakları ihlal edilmedi mi? O gün yaşananlar bir insan hakları ihlali değil miydi? Neden bir kez olsun 15 Temmuz gecesini bir insan hakları ihlali olarak Cumhuriyet Halk Partisi gündemine alıp da konuşmaz? Bu da ayrı bir konu."
- "Cumhurbaşkanımızın da Sayın Abdullah Gül ile bir teması olmadı"
Ünal, 696 sayılı KHK'nin 121. maddesiyle getirilen düzenlemeye ilişkin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamaları hatırlatılarak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu süreçte bir teması oldu mu?" sorusunu da yanıtladı.
Mahir Ünal, şunları söyledi:
"11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, AK Parti'nin milletvekilliğini yapmış, başbakanlık yapmış, cumhurbaşkanlığı yapmış ve AK Parti'li olduğunu düşündüğümüz... Dolayısıyla bizim bir ilkemiz vardır, dostlarımızın bizimle medya üzerinden konuşmasını biz doğru bulmayız ve bu bizi üzer. AK Partililer birbirleriyle medya üzerinden konuşmazlar. Eğer gördükleri bir eksiklik varsa biz işlerimizi istişareyle yaparız. Dolayısıyla bu meseleyi biz istişare ederiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Üzüldüm.' ifadesinin de nedeni budur. Eğer eksik, muğlak gördüğü bir şey varsa bunu sayın Cumhurbaşkanımızla ya da sayın Başbakanımızla gayet rahat bir şekilde istişare edebilecekken medya üzerinden konuşuyor olması üzücüdür. Bizimle dostlarımızın medya üzerinden konuşmasını biz hiçbir zaman ilke olarak da kabullenmedik ve bir ahlak olarak da AK Parti'li olmak, birbiriyle medya üzerinden konuşmamaktır. İstişareyle yürütmektir. Cumhurbaşkanımızın da sayın Abdullah Gül ile bir teması olmamıştır."
- "Bizim tek bir amacımız var; adalet, adalet, adalet"
"ByLock uygulaması nedeniyle mağdur olanların mağduriyetlerinin giderilmesi için yeni KHK hazırlandığı ifade ediliyor. Nasıl bir KHK hazırlanıyor ve ne zaman yayımlanması planlanıyor?" sorusuna Ünal, "Özellikle muhalefet bu meseleleri değerlendirirken, burada özellikle ByLock ilgili bir şey söylemek istiyorum, biz 15 Temmuz gecesinden başlamak üzere dediğim gibi o gecenin bir ahlakı, o gecenin bir erdemi vardı." karşılığını verdi.
Mahir Ünal, şöyle devam etti:
"O gece bu aziz millet son derece insan haklarına uygun, son derece merhametli, kalbinde muhafaza ettiği iyilik duygusuyla hareket etti ve 16 Temmuz 2016 sabahı o teröristleri emniyet güçlerine teslim etti. Emniyet güçleri onları teslim aldı ve ondan sonraki süreçte biz hiçbir şekilde uluslararası hukuka aykırı ya da insan hakları sözleşmesine aykırı hiçbir şeyin içinde ya da yanında olmadık. Tam tersine iç hukukta yeni yollar oluşturduk. Tıpkı TBMM Olağanüstü Hal İzleme Komisyonu kurmak gibi. İstihbarat örgütlerimiz kılı kırk yardı. Derinden bir inceleme sonucunda FETÖ'cülerin ByLock kullanıcılarını perdelemek için indirilen bazı programların ByLock sinyali verdiği ve ilgili siteye yönlendirdiğini keşfetti. Yani bu bir detay çalışma, bu bir ciddi çalışma, devletin, hükümetin ve ilgililerin bu konudaki hassasiyetini göstermesi açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla bizim tek bir amacımız var; adalet, adalet, adalet.
Çünkü biz eğer 15 yıldan beri iktidardaysak adaleti muhafaza etmemiz sayesinde, biz 15 yıldan beri iktidardayız. Eğer her iki yılda bir seçim kazanıyor ve milletimizin onayını alıyorsak biz refahı tabana yaydığımız ve adaleti sağladığımız içindir. O yüzden bu meselede de biz son derece hassas davranıyoruz. Yargılamalardan tutun da yeni iç hukuk yolları açmaya ve bu konuda herhangi bir mağduriyet olmaması için de büyük bir hassasiyetle çalışmaya kadar. Önce bu konuda çalışan arkadaşlarımızın hakkını vermek ve onların haklarını teslim etmek ve onlara teşekkür etmek gerektiğine inanıyorum."
- "Mağduriyet varsa hızla giderilecek"
İlerleyen süreçte ilgili bakanlığın bu konuda gerekli açıklamaları yapacağını belirten Ünal, "Tabii ki bunun ortaya çıkmasıyla birlikte bu konuda gerekli ayıklama yapıldıktan sonra bu konuda ortaya çıkmış bir mağduriyet varsa bu hemen, hızla giderilecektir. Bu, Türkiye'ye has bir şey değil, bu bütün dünyada böyle ama Türkiye'ye has olan şey şu; bu kadar büyük bir işgal girişimi sayıları yüzbinlerle ifade edilen terör örgütü mensuplarının yargılanması, adil bir şekilde yargılanması, yargı süreçlerinin temel insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde sürdürülmesi ve bu kadar detay çalışılması da ancak Türkiye'de olur."
Yeni KHK hazırlığı olduğuna ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Ünal, "İlgili bakanlık bu konuda çok kısa sürede açıklama yapacak." dedi.
- "Türkiye düşmanlarıyla aynı dili konuşan ittifak ortaya çıktı"
Ünal, "Kılıçdaroğlu'nun 2019'da Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabileceği ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in seçimin ikinci tura kalması halinde CHP'yi destekleyebileceklerine" yönelik açıklamalarının anımsatılması üzerine, 15 Temmuz'dan sonra kaçınılmaz olarak doğal ittifakların oluştuğunu söyledi.
Ünal, bu ittifakları, "Bir tarafta yerli ve milli, bayrağını, vatanını, milletini, aidiyetini ölümüne seven, bu konuda canını feda etmekten çekinmeyen yerli ve milli unsurlar, düşünceleri, siyasi görüşleri ne olursa olsun. Bir tarafta da Türkiye'yi her fırsatta yurtdışına şikayet eden, Türkiye'nin teslimiyetçi politikalar geliştirmesini tavsiye eden ve diğer taraftan da baktığınızda FETÖ ile adeta söylem birliği içerisinde olan, PKK ile aynı dili kullanan, Türkiye karşıtı lobilerle ve Türkiye düşmanlarıyla aynı söylem, aynı dil, aynı argümanlarla konuşan bir ittifak ortaya çıktı." şeklinde konuştu.
Mahir Ünal, şunları kaydetti:
"Biz onlara şunu söylüyoruz, kimi çıkarırsanız çıkarın, kiminle gelirseniz gelin biz milletimizle beraber, inandığımız değerlerle beraber yolumuza devam edeceğiz. 2019 ve daha sonrası Türkiye için çok daha güzel olacak. 15 yıl içinde hangi engelleri aştığımız, hangi krizleri yönettiğimiz, hangi oyunları bozduğumuz, hangi tuzakları bertaraf ettiğimize dönüp bir bakılırsa görülecektir ki bundan sonra Türkiye'nin önü daha açıktır. Türkiye'nin bundan sonraki süreçte hem liderliğiyle hem yönetimiyle hem AK Parti olarak biz teşkilatlarımızla hem milletimizle beraber özgüvenimizi, kendimize olan inancımızı muhafaza ederek 2023, 2053 hedeflerimizi gerçekleştirmek için büyük bir heyecanla yolumuza devam ediyoruz. Bizim gündemimiz budur.
Dolayısıyla onlar kiminle geliyorlarsa, nasıl geliyorlarsa buyursunlar gelsinler, biz sandıkta milletimizin takdiri doğrultusunda yolumuza devam edeceğiz. 8 defa yenildi, doymadı. 9. defada yenilir. 9 defa yenilip de koltuğunu koruyan bir genel başkana da ancak denilse denilse herhalde 'dikta' denir. Çünkü başka bir şekilde bu kadar başarısızlıkla, bu kadar yenilgiyle bir genel başkanın koltuğunu koruması da başka şekilde olmaz. 'Kafamı kızdırmayın kapının önüne koyarım' diyen bir genel başkandan da sanırım başka bir şey beklenmez. Diğer oluşumun daha ne olduğu ortada değil. Bundan sonrasına da beraberce bakacağız."