AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, TRT HABER' de "Neden Böyle?" Programında Gündemi Değerlendirdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ünal, TRT Haber'de canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Ünal, 2010'dan itibaren Türkiye'de ana muhalefetin olmadığını belirterek, siyaset üstü meseleler olduğunda CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile aklıselimde buluştuklarını aktardı. 2004'te Deniz Baykal'a dönük benzer bir operasyon yapıldığını ifade eden Ünal, kaset operasyonuyla 2004'te denenen sürecin 2010'da sonuçlandırıldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun kaset operasyonuyla genel başkan olmasından sonra Türkiye'de siyasetin biçiminin değiştiğini kaydeden Ünal, "Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin bir siyasi operasyon aparatına dönüştüğünü gördük. Maalesef 17-25 Aralık, Türkiye ölçeğinde yolsuzluk kılıfı üzerinden kolluğu, savcısı, hakimi, medyası FETÖ'cü bir yapının bir adalet arayışı değil bir darbe girişimiydi. Bu darbe girişimi savuşturuldu. Şimdi 17-25 Aralık'ın küresel ölçeğe taşındığını görüyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde ABD Devlet Başkanı Donald Trump'ın YPG'ye silah yardımını saçmalık olarak nitelerken, 2 gün sonra Pentagon'un YPG'ye silah yardımına devam edileceğini açıkladığına işaret eden Ünal, "Artık tek bir Amerika'dan bahsedemeyiz." dedi.

Ünal, "Her kim ki bu meseleye Türkiye'deki bir siyasi mesele olarak bakarsa 17- 25 Aralık'ı, bugün Amerika'daki yeni versiyonunu, Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında yaptığı iftiraları ve yalanları bir siyaset yapma biçimi olarak görürse çok büyük bir yanılgı içerisinde olur." diye konuştu.

- "Kılıçdaroğlu'nun aynı şeyleri yapıyor olmasının rasyonel bir açıklaması yok"

Yapılan operasyonları, bugün Katar'da, Suriye'de, Irak'ta, Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Libya'da, Mısır'da, ne yaşanıyorsa, bölgede bütün bu yaşanan meselelerden bağımsız görülemeyeceğinin altını çizen Ünal, Türkiye'nin liderine, ekonomisine dönük yapılanların her birinin bir operasyonun parçası olduğunu vurguladı.

"Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alacağını düşünenler sadece ahmaklardır." sözüne atıfta bulunan Ünal, Kılıçdaroğlu'nun tekrar tekrar aynı şeyleri yapıyor olmasının rasyonel bir açıklaması olmadığını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeleri basınla ve savcılıkla paylaşmadığına dikkati çeken Ünal, suç unsuru olduğunu iddia ettiği belgeleri savcılığa teslim etmemenin de bir suç olduğunu söyledi.

- "Biz bu filmi daha önce defalarca izledik"

Bunun sanki bir reklam filmi gibi "teaser"ının çalışıldığını belirten Ünal, "'Bekleyin açıklama geliyor.' Yahu neyi açıklayacak? Biz bu filmi daha önce defalarca izledik. Üstelik eş zamanlı olarak Amerika'daki bazı çevreler operasyonu başlattığı anda içerideki operasyonun siyasi ayağı olan Kemal Kılıçdaroğlu da operasyonu başlatıyor. Şu ana kadar bunların söylem birliği vardı. Bunlar artık eylem birliğine geçtiler." yorumunu yaptı.

Norveç'te NATO tatbikatındaki skandala işaret eden Ünal, CHP'nin bununla ilgili milli bir duruş sergileyemediğini kaydetti. Ünal şöyle devam etti:

"Uluslararası hukukta hiçbir yeri olmayan, hatta doğal hukukta bile yeri olmayan, gayrimeşru bir zeminde bir tiyatro oynanıyor şu anda Amerika'da. Bu tiyatronun aktörlerini hepimiz biliyoruz. Bu tiyatro üzerinden Türkiye'ye dönük bazı baskılar, yaptırımlar, tehditler savruluyor. Onlarla eş zamanlı olarak bakıyorsunuz Türkiye'de yine sahnede Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'si var. CHP içeriye konuşmuyor, dışarıya konuşuyor."

- "Türkiye karşıtı operasyonların siyasi ayağı" 

CHP'nin amacının siyaset yapmak olmadığını dile getiren Ünal, "Maalesef Türkiye karşıtı operasyonların içerideki siyasi ayağını oluşturuyor." dedi.

Ünal, 15 Temmuz 2016'dan sonra bir çalışma yaptıklarını belirterek, "2010'dan bugüne kadar söylem analizi yapalım. Türkiye karşıtı kara propagandanın sözcüleri kimler, hangi merkezlerde üretilmiş, hangi frekanslarda kimler kullanmış ve nerelere yayılmış. Bakın hiç sapmayan bir şey var. Türkiye karşıtı bütün operasyonların içerideki siyasi aparatı HDP ve CHP. HDP'yi anlıyoruz ama Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sini bu anlamda anlamak adeta imkansız." ifadelerini kullandı.

- "FETÖ, Türkiye'ye karşı kullanılan taşeronlardan bir tanesi"

FETÖ'nün 165 ülkede Türkiye karşıtı çalışmaların yürütücüsü olmadığını, Türkiye'ye karşı kullanılan taşeronlardan bir tanesi olduğunu dile getiren Ünal, FETÖ'yü kimsenin gözünde büyütmemesi gerektiğini söyledi. Ünal, FETÖ'nün Türkiye'nin ayağa kalkmasını istemeyenlerin Türkiye'ye karşı kullandığı aygıtlardan bir tanesi olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında "Ben bu milletin evladı olduğum için bunları soruyorum" sözlerini hatırlatan Ünal, "Hayır, senin, bu milletin verdiği adeta ikinci kurtuluş savaşı niteliğindeki bu mücadelede hangi safta yer aldığını tarih yazacak." dedi.

- "Kılıçdaroğlu'nun bugün yaptığı kamikazedir"

Türkiye'nin 1990'dan beri bölgede kurulmak istenen düzeni bozduğunu ifade eden Ünal, şu anda da bölgeyi dizayn etmek isteyenlerin bölgede aktör konumundan çıkarıldığına işaret etti.

Türkiye, İran ve Rusya'nın iş birliğinin bölgede artık bu mahallenin sakinlerinin karar verdiği bir süreci başlattığını belirten Ünal, "Türkiye'nin bundan sonraki süreçte önü açıktır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugün yaptığı kamikazedir, intihar saldırısıdır." dedi. 

CHP'nin içerisinde beş farklı kanat olduğunu ifade eden Ünal, "Bu kanatlardan en güçlüsü Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu anki kanadıdır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kanadı ne Atatürk ile ne Kuvayımilliye ile ne kuruluşla ne Cumhuriyet ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur, olamaz da." diye konuştu.

CHP'li bazı milletvekillerinin yurt dışına içeriden bilgi aktardıklarına dair haberlere atıfta bulunan Ünal, "Anti emperyalist olduğunu iddia edip, emperyalistlerle içeride iş birliği yapan, yurt dışında tezgahlanmış operasyonların içeride uygulamasını ve kendisinin eline verilmiş belgeleri, belge diye kamuoyunun önünde sallayanların hiçbirisi ne Cumhuriyet ile ne Atatürk ile bir ilgisi yoktur. Lütfen kendilerini Atatürk ile özdeşleştirmesinler." dedi.

"Bunlar Türkiye'ye karşı yürütülen her türlü operasyonun parçası durumundalar." ifadelerini kullanan Ünal, AK Parti olarak CHP ile nasıl ilişki kuracaklarını bilmediklerini söyledi.

- "Subliminal mesaj"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun belgeleri kutunun içinden çıkararak, subliminal mesaj verdiğini dile getiren Ünal, "Yüreğin yiyorsa o belgeleri basın mensuplarıyla niye paylaşmıyorsun, o belgeleri götürüp savcılığa niye vermiyorsun? Niye suç duyurusunda bulunmuyorsun? Madem senin elindeki belgeler gerçek belgelerse o belgeleri basınla paylaşırsın götürürsün savcılığa teslim edersin." şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki iddialarına ilişkin, bu iddiaların kamuoyuyla paylaşıldığı anda "hukukun konusu" olacağını bildiren Ünal, Kılıçdaroğlu'nun bir nefret dili kullandığını, "Ankara'daki beylerin çocukları" sözleriyle ayrımcılık, ötekileştirme yaptığını ve yalan söylediğini ifade etti.

Bugün Kılıçdaroğlu'nun eğitimle ilgili açıkladığı verilerin, faizle ilgili verdiği bilgilerin de yanlış olduğunu aktaran Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok rahat bir şekilde yalan söylüyor. İftira ediyor. 'Ben anamın ak sütü gibi helal siyaset yapıyorum. Ben bu milletin evladıyım.' diyor. Yahu senin SSK müdürlüğü yaptığın dönemde insanlar hastaydı. Bugün çocukları örnek veriyor. 'Camı kırıldığı için bir çocuk öldü haberiniz var mı' diyor. Bugün artık Türkiye hava ambulanslarıyla, kar ambulanslarıyla herkesin imdadına yetişiyor. Senin genel müdürlüğün zamanında insanlar hastanelerde rehin kalıyordu, ölüleri rehin kalıyordu. Sen çıkıp, 'Ben ne yapayım, devlet gereğini yapmıyor' diyerek çaresizlik içerisinde kıvranıyordun. Şimdi o Türkiye neresi, bu Türkiye neresi?"

Kılıçdaroğlu'nun söz konusu iddialarını "yolsuzluk", "hırsızlık", "milletin malının çalınması" olarak anlattığına dikkati çeken Ünal, bunları da sahte belgelerle yalanla anlattığını söyledi. 

- "Şaka gibi figürle ne yapacağımızı açıkçası şaşırmış durumdayız"

"Belli bir kitle buna inanır, bunu kabul eder ve attığım çamur tutar, tutmasa da izi kalır." zihniyetiyle Kılıçdaroğlu'nun hareket ettiğini belirten Ünal, şöyle konuştu:

"Bu bir değil, iki değil, üç değil... Şimdi bu adam sekiz defa seçim yenilgisi yaşamış. Şimdi 9-0'a hazırlanıyor. Seçim kazanmak gibi bir derdi yok. İktidar olmak gibi bir derdi yok. Siyaset yapmak gibi bir derdi yok. Sadece siyasetin içerisinde bozucu bir unsur olarak; siyasetin akışını, siyasetin kimyasını, siyasetin sorun çözücü niteliğini bozucu bir faktör olarak siyasetin içerisinde bulunuyor. Biz ne yapıyoruz? Mecburen hepimiz Kemal Kılıçdaroğlu'nu konuşmak zorunda kalıyoruz. Diyor ki, 'Kalkıyorsunuz Kılıçdaroğlu, yatıyorsunuz Kılıçdaroğlu.' Yahu bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok. Biz seni muhatap da almak istemiyoruz. Fakat yalanınla iftiranla insanların ailesine, çocuklarına attığın iftiralarla mecburen insanlar seni konuşmak zorunda kalıyor. Cumhurbaşkanımız seni konuşmak zorunda kalıyor. Ben AK Parti Sözcüsü olarak kaç defa, 'Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nu konuşmayacağım' dedim. Konuşmayacağım da nasıl konuşmayacağım. Şimdi iftira ediyor, sahte belge kullanıyor, hakaret ediyor, olmayan şeyleri gerçekmiş gibi anlatıyor. Biz de bu şaka gibi figürle ne yapacağımızı açıkçası şaşırmış durumdayız."

Kılıçdaroğlu'nun, söylemlerinin, siyaset dışı bir mekaniği harekete geçirme, "göreve çağırma" fonksiyonunun da olabileceği ifadesinin aktarılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Ünal, "Bunların alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Türkiye'de artık darbe mekaniği, darbe pratiği artık bitmiştir. 15 Temmuz ile birlikte o sayfa sonsuza kadar kapanmıştır. Öyle birileri bu ülkede artık birtakım vesayet odaklarından merhamet ummasınlar. Onlardan bir şeyler beklemesinler." açıklamasında bulundu.

- "Nasıl bir tehlikeli oyunun içerisinde olduğunun farkında değil"

Ünal, Kılıçdaroğlu'nun kullandığı dilin, anakronik sol söylemlerden olduğunu ve bunu sistematik olarak yaptığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kılıçdaroğlu, 'Sarayın polisi', 'Halkın polisi' 'Sarayın askeri', 'Halkın askeri' 'Sarayın bürokratı', 'Sarayın yargısı' diyor. Bu bölücü dili, sistematik ve bilinçli olarak kullanıyor. Nasıl bir tehlikeli oyunun içerisinde olduğunun, farkında olduğunu zannetmiyorum. Çünkü bunun kulağına ne fısıldarlarsa onu tekrar ediyor, davranışının sorumluluklarını ve sonuçlarını hiçbir şekilde hesap etmiyor. Kulağına bunları fısıldayanlara hep çok güvendi. 17-25 Aralık'tan sonra bunun kulağına fısıldadılar, 'Bu hükümet gidici' dediler. FETÖ'nün televizyonuna çıkıp açık bir şekilde Cumhurbaşkanımızı tehdit etti. Oradan darbe imasında bulundu. Şimdi her seferinde seni kullananlar, seni yarı yolda bırakıyorlar. Zaten bu coğrafyanın kaderidir. Bu coğrafyada kullanılanların hepsi yarı yolda bırakılır. O yüzde bu coğrafyada her zaman milli unsurlar kazanmıştır."

- "Yurt dışında kameralara poz veren FETÖ'cüleri de çok kötü günler bekliyor"

FETÖ'nün "para kasası" olarak bilinen ve MİT operasyonuyla Sudan'dan Türkiye'ye getirildikten sonra mahkemece tutuklan Memduh Çıkmaz'ın durumunun hatırlatılmasının ardından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye iadesine ilişkin bir soruya karşılık da Mahir Ünal, şu ifadeleri kullandı:

"İşbirlikçilerin kötü kaderi şudur; kartlar değiştiğinde bu işbirlikçilerin de kullanırlığı biter ve atılırlar. Onlara kötü bir haber vereyim, hem Avrupa'da hem de Amerika'da Türkiye'nin 15 Temmuz konusundaki haklılığı ve tezleri yavaş yavaş kabul görüyor. Türkiye karşıtı o kara propaganda bir pik yaptı ve artık inişe geçti. Şimdi her ülke rasyonel davranmaya, Türkiye ile rasyonel ilişkiler kurmaya başladı. Dolayısıyla da Türkiye'nin 15 Temmuz ve FETÖ ile ilgili haklılığı ortaya çıktıkça bu paketlerin sayısı artacak. Dolayısıyla bu yurt dışında rahat rahat gezip kameralara poz veren FETÖ'cüleri de çok kötü günler bekliyor. İçeridekilerin morallerini yüksek tutmak için psikolojik harp tekniği kullanıyorlar ya onların hiçbirisi olmayacak. Türkiye'nin ne ekonomisi ne bekasıyla ilgili herhangi bir sorun yaşanmayacak. Türkiye'nin önü açık. Türkiye, dünyanın girdiği bu şiddetli türbülanstan en güçlü ve en sorunsuz şekilde büyüyerek çıkan ülke olacak. Çünkü Türkiye'nin çok iyi bir kaptanı var."