Mahir Ünal, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) tarafından Keçiören Estergon Kalesi'nde düzenlenen "Türkiye Gündemi ve Gelecek Vizyonu" konulu panele katıldı.

Ünal, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) tarafından Keçiören Estergon Kalesi'nde düzenlenen "Türkiye Gündemi ve Gelecek Vizyonu" konulu panele katıldı.

Programda konuşan Ünal, gündemi okuyabilmek için ihtiyaç duyulan temel gereksinimin "hafıza" olduğunu söyledi. 

"Türkiye'nin son 100 yıldaki hikayesinin, hafızasızlık hikayesi" olduğunu dile getiren Ünal, "Son 100 yılda yaşadığımız en temel sorun, yitik hafızamızın peşinde koşmuş olmamızdır. Kim olduğumuz, köklerimiz, bizi biz eden kimliğimiz, tarihin içinden akıp gelen geleneğimiz... Bunlarla ilgili son 100 yılda büyük sorunlar yaşadık. Biz yeni bir devlet kurmadık. Aslında Cumhuriyet, bizim devlet geleceğimizin son halkasıdır ama Cumhuriyetle birlikte biz Osmanlı ve Selçuklu deneyiminin mirasını reddetmek gibi bir durumla karşı karşıya kaldık." şeklinde konuştu.

Mustafa Kemal Atatürk'ün etrafında üç temel kadronun bulunduğunu, bunların İslamcılar, Türkçüler ve Batıcılar olduğunu dile getiren Ünal, bunların her birinin karşı karşıya kalınan duruma çözüm arayışı için ortaya çıktığını ancak Recep Peker ve İsmet İnönü etrafında şekillenen Batıcı aklın öne çıktığını söyledi.

Durum tespiti yapmak için bu konuları dile getirdiğini belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün bize diyorlar ya 'AK Parti Atatürkçülüğe mi kayıyor?' Hayır, AK Parti Türkiye'yi normalleştiriyor. Yani AK Parti, Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk'ü ve AK Parti'ye kadar gelen süreç içindeki anormallikleri normal bir zemine taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk'ü, birilerinin tanrısallaştırma, mitolojik bir kahramana, bir Yunan tanrısına dönüştürme çabasının yerine, Mustafa Kemal'i Cumhuriyetin kurucu önderi, Kurtuluş Savaşı'nın mareşali ve bu milletin bir değeri olarak doğru bir yere yerleştiriyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün de Cumhuriyetin de 1938'e kadar olan sürecin de son derece rasyonel, duygu dilinden uzak bir zeminde tekrar okunması ve değerlendirilmesi gerekiyor. AK Parti'nin yaptığı budur."

- "Abdulhamit Han da bizim, Vahdettin de"

Türkiye'nin kaybettiği hafızasını yeniden inşa ettiğini vurgulayan Ünal, şunları söyledi:

"Moskova'ya gittim. Moskova Savaş Müzesi'ni gezdirdiler bana iki saat. Bir profesör anlatarak uzun uzun... Orada gördüğüm şey tam buydu. Bugünkü Rusya'nın ne Çarlık ile bir sorunu var, ne de 1917 Bolşevik Devrimi ile bir sorunu var. Lenin, Stalin, Kruşçev, Gorbaçov, Yeltsin ile bir sorunu yok. Çünkü zihinsel bütünlüğüyle ilgileniyor. Diyor ki 'Tarihin içinde Çarlık Dönemi de benim, daha sonraki süreçte Sovyet Sosyalist Devletler Birliği'nin deneyimi de bugünkü Bağımsız Devletler Topluluğu da benim.' Yani o bütünlüğü tarihsel akış içinde kurmuş. Bugün biz de o bütünlüğü kurmak istiyoruz. O yüzden Cumhurbaşkanımız Malazgirt'e gitti. Anadolu'daki başlangıcımızın yeri orası.

O yüzden hafızamızı, bugünün gündemini okuyabilmek için öncelikli olarak kim olduğumuzu, nereye ait olduğumuzu, hafızamızı, kültürümüzü, medeniyetimizi belirlemek, normalleştirmek, bir akış içerisinde bütünleştirmek... Bu çok kıymetli bir şey. O yüzden ne diyoruz? Alparslan da Selçuklu deneyimi de bize ait. Osman Bey'in o kurduğu, muhteşem bir çınar olarak hayal ettiği Osmanlı da bize ait. Abdulhamit Han da bizim, Vahdettin de bizim, Mehmet Reşat da bizim, İttihat ve Terakki deneyimi de bizim. Mustafa Kemal Atatürk de bizim. Hasılı bizim öncelikli olarak bizimle barışmamız gerekiyor. İşte AK Parti'nin yaptığı budur. Bunu alıp da 'Efendim AK Parti Atatürkçü mü oluyor, şucu mu oluyor, bucu mu oluyor.' Yok kardeşim, biz yeniden tarih içerisindeki bütünlüğümüzü, kavrayışımızı yeniden inşa ediyoruz."

- "AK Parti bir millet hareketidir"

AK Parti'nin, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin demokrasi idealini ve iradesini yaşattığının altını çizen Ünal, "Cumhuriyeti millet olarak biz kurduk, 15 Temmuz'da millet olarak biz koruduk, AK Parti üzerinden de millet olarak biz yüceltiyoruz. AK Parti kim? AK Parti dediğiniz yapı bir millet hareketidir. Milletin teveccühü olmasa AK Parti'nin bir kıymeti var mıdır? Millet gidip sandıkta onaylamasa AK Parti'nin bir değeri var mı? AK Parti bu milletin yüzde 50'sini temsil ediyor. Cumhurbaşkanımız neyi temsil ediyor? Her iki kişiden birinin teveccühünü temsil ediyor. Millete saldıramadıkları için, milletin tercihlerine ve seçeneklerine saldıramadıkları için kime saldırıyorlar? AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırıyor." diye konuştu.

AK Parti'nin, 15 yıllık iktidarı döneminde krizleri çözdüğünü ve ciddi anlamda deneyim kazandığını anlatan Ünal, dünyada krize karşı bu kadar deneyimli ve hızlı düşünebilen kadroların bulunmadığını vurguladı.

Milletin 15 yıldır AK Parti'nin arkasında durduğunu belirten Ünal, "Hem vesayet odaklarını hem de sızıntıcıları tasfiye ettik. Bugün devletin içerisinde milletten başka bir şey bırakmadık. Bundan büyük kazanım olur mu?" dedi.

Mahir Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz'u yaşadıktan sonra biz cehennemden geliyoruz. Biz 15 Temmuz'u yaşamışız. Bize 'Şunu yapacaklarmış, bunu yapacaklarmış'... Bize daha ne yapacaksınız? Biz 15 Temmuz cehenneminden çıkıp geldik. Bundan sonrasını siz düşünün. Teröre bu kadar destek verenlerin şimdi maskeleri de düştü. Bizim 4 yıldan beri burnumuzdan getirdiler, 'Siz DEAŞ'a destek oluyorsunuz.' 'Yapmıyoruz, 2013'te Bakanlar Kurulu kararıyla DEAŞ'ı terör örgütü olarak ilan eden biziz.' O CHP, o HDP, iki müttefik zaten. Her gün Mecliste, kameraları her gördükleri yerde ne yaptılar? 'Siz DEAŞ'a destek oluyorsunuz.' Gördünüz mü DEAŞ'a kim destek oluyormuş? Kim birlikteymiş? DEAŞ'ın ruh ikizi kimmiş? Kim beraber operasyon yapıyormuş gördük Rakka'da. Maske düştü.

Terörü besleyenler yarın terör kendilerini vurduğunda, biz onları uyardık ve dedi ki 'Terör bumerang gibidir, yarın döner sizi de vurur.' Bizi terörle vuracağınız kadar vurdunuz. Biz de terörle nasıl mücadele edeceğimizi hamdolsun öğrendik.' Kötü komşu ev sahibi yapar. Bize kötü komşularımız, sınır güvenliğini, ülke güvenliğini nasıl sağlamalıyız, terörle nasıl mücadele etmeyiz, psikolojimizi nasıl üst düzeyde tutabiliriz, bunların hepsini öğrenmiş bulunuyoruz. Daha üç sene önce ABD bize sıcak istihbarat vermediği için Güneydoğu'da sorun yaşıyorduk ama şu anda kimsenin sıcak istihbaratına ihtiyacımız yok. Şu anda dünyanın en iyi insansız hava aracı teknolojisine sahibiz. İnşallah yakında uçağımızı da yapacağız. Hava savunma sisteminde çok avantajlı durumdayız. Hava savunma sistemimizi de kuruyoruz. Millet olarak da psikolojimiz son derece yüksek."

- "Asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz"

Toplumların geleceğini ekonomiden daha çok toplumların psikolojisinin belirleyeceğini vurgulayan Ünal, "O yüzden sürekli özgüvenimize saldırıyorlar. 15 Temmuz'u itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Savunma sanayisinde yaptıklarımızı, bu milletin kahramanlığını, 3 milyon Suriyeli'ye dönük merhametimizi, iyiliğimizi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. FETÖ ile verdiğimiz mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Nereye saldırıyorlar sürekli? Özgüvenimize saldırıyorlar. O yüzden asla özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz." dedi.

Ünal, "Bizim 15 yıldan beri yaptığımızı CHP yapsaydı ve bizim kadar oy alsaydı var ya her eve bir teşekkür butonu yerleştirirdi, 'Günde 5 defa bize teşekkür edeceksiniz' diye. 'Her sabah kalktığınızda çevremiz ateş çemberiyken, ülkemiz güven içerisinde. 'Ey CHP iktidarı sana teşekkür ediyorum.' dedirtirdi bize. Bunu şaka yapmıyorum, inanın bunu yapardı." ifadesini kullandı.

Mahir Ünal, muhalefete yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda terör örgütleriyle iş tutan, Türkiye düşmanlarıyla ortak hareket eden, ülkesinin seçilmiş meşru hükümetinin yanında yer almayan bu CHP'nin, sesi bizden çok çıkıyor. Ben bu işi anlamıyorum. Terör örgütüyle sabah akşam birlikte olan, terör örgütünün talimatlarını siyaset haline getirip bize yansıtan bir siyasi parti HDP, sesi öyle gür çıkıyor ki. Yahu bölgede o çocuklara kıyan siz değil misiniz? Sivilleri katleden siz değil misiniz? Bölge halkına tektipçi, faşist bir anlayışı dayatan, Marksist, Leninist bir anlayışı dayatan siz değil misiniz? Ailelerin yuvalarını yıkan, el yapımı patlayıcılarla açtığınız çukurlarda, hendeklerde bölge halkına hayatı cehenneme çeviren siz değil misiniz? 

Sanki bunlar değilmiş gibi barış, demokrasi, kardeşlik, özgürlük... 'Yıldızlardan yorgan yaptım evladım, çocukların üzerine' falan diye şiirler okuyan tuhaf bir hümanizmayı dayatıyorlar bize. Yahu ne hümanizması? Siz katilsiniz. Siz insanın özgürlüğüne saygı duymazsınız. Siz insanın düşünce hakkına saygı duymazsınız. Siz farklı düşünceye tahammül edemediğiniz için bölgede sizin gibi düşünmeyen insanlara yaşam hakkı tanımıyorsunuz. Siz hangi özgürlükten bahsediyorsunuz? O yüzden biz yüksek bir özgüvenle 15 yılda bu ülkeyi getirdiğimiz, taşıdığımız yerin özgünüyle konuşacağız."

- "Siyasi operasyon aparatı gibi davranan bir yapı"

Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğunu söyleyen Ünal, "Biz dünyanın daha yeni yaşamaya başladığı şeyleri yaşadık ve bitirdik. Dünya daha yeni giriyor türbülansa. Oysa biz o türbülansı o kadar şiddetli şekilde yaşadık ki... Önümüzdeki 15 yıl dünya çok şiddetli değişimler ve dönüşümler yaşayacak." dedi.

Terör örgütü DEAŞ temizlendikçe, bölgedeki teröristlerin geldikleri ülkelere döndüklerini söyleyen Ünal, şunları kaydetti:

"Bunlardan kurtulalım diye bunları bölgeye gönderiyordunuz. Biz de onlara 'Bunları göndermeyin. Bunlar burada silahı, sokak savaşını, şiddeti öğrenip tekrar size dönecekler. Döndükleri zaman siz büyük sorun yaşayacaksınız.' diyorduk. 'Bir terör örgütüyle başka bir terör örgütünü temizleyemezsiniz. Pisliği pislikle temizleyemezsiniz. Bunu yapmayın.' diyorduk. Suriye krizi başladığında 'Gelin şu krizi çözelim. Eğer bu kriz çözülmezse Suriye terör örgütlerinin adeta yaşam alanı haline gelir.' diyorduk. Bütün bunları söyleyen biz, şimdi bize diyorlar ki 'Türkiye'nin dış politikası iflas etmiştir.' Allah'tan korkun.

Bölgemizde 9 tane ülkeyi yönetilemez hale biz mi getirdik? Libya'dan Ukrayna'ya kadar bölgedeki bu krizlerin sorumlusu biz miyiz? Mısır'daki darbeyi biz mi yaptık? Libya'yı, Suriye'yi, Irak'ı bu hale biz mi getirdik? Şimdi Lübnan'ı iç savaşa doğru sürüklüyorsunuz. Bunları biz mi yaptık? Bizim muhalefetimiz sanki bunları biz yapmışız gibi bize saldırıyor. Bir muhalefet düşünün, PKK saldırır, PKK'ya bir şey demez, hükümete saldırır. DHKP-C saldırır, DHKP-C'ye bir şey demez, hükümete saldırır. DEAŞ saldırır, DEAŞ'a bir şey demez, hükümete saldırır. Çünkü kendisini milletin meşru hükümetiyle mücadele etmeye adamış bir muhalefete demeyeceğim çünkü muhalefet değil bunun adı, bir düşmanlık yapısı gibi hareket eden, kasetle göreve gelmiş ve Türkiye düşmanı yapıların içerideki siyasi operasyon aparatı gibi davranan bir yapıdan bahsediyoruz."

- "Ben bu adamın hiç özeleştiri yaptığını görmedim"

AK Parti'nin her türlü özeleştiriyi yaptığını belirten Ünal, "Bunların bir kere özeleştiri yaptığını gördünüz mü? Bu bize saldıranlar var ya? Kemal Kılıçdaroğlu'nun günde üç defa yalanı ortaya çıkıyor, bir kere özeleştiri yaptığını gördünüz mü? Yani bir televizyon programında üç kere farklı görüş söyleyebilir mi, toplam 18 saniye içinde? Ben bu adamın hiç özeleştiri yaptığını görmedim. Şimdi bunlar kalkmışlar, bizimle ilgili konuşuyorlar." ifadelerini kullandı.

Programın bitiminde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ünal'a, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) Genel Başkanı Halil Etyemez tarafından tablo takdim edildi.