Genel Gündem

3 Bakan Diyarbakır’da Temaslarda Bulunuyor

-Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal: “Kültür, şehir, insan gibi varoluşumuzun temel anlamını oluşturan bu dinamikler birilerinin siyasi angajmanlarına kurban edilemez.”

-Çevre ve Şehircilik Bakanı Güldemet Sarı: “Vatandaşlarımız kesinlikle mağdur edilmeyecektir. İhtiyaçları doğrultusunda bütün çözüm önerilerini kendilerine sunacağız.”

-Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz:Bizim bu çalışmalarda muhatabımız bütün toplumdur, hiçbir kesim bu toplumun tamamını temsil etme hakkına yetkisine de sahip değildir.”

Kültür ve Turizm Bakanı Mahi Ünal, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz inceleme ve temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır’da.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır ziyareti öncesinde kentte incelemelerde bulunan ve şehirdeki kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüşen üç Bakan, temaslarının ardından kameralar karşısına geçti.

Gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında Bakanlar, Sur’un yeniden yapılanmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Kültür, İnsan, Şehir, Birtakım İdeolojik Angajmanlara Kurban Edilemez

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, kültür politikalarının şehirler üzerinden somutlaştırılması çerçevesinde yürütülen çalışmaya Sur’dan başladıklarını belirtti.

“Somut kültürel mirasın yanı sıra somut olmayan kültürel mirası da koruma gibi bir sorumluluğumuz var. Çünkü şehrin ilk kurulduğu mekanın sosyal ve tarihi dokusunun, kültürel mirasının korunması aslında şehrin hafızasının ve kimliğinin korunması anlamına geliyor. Eğer şehrin kimliğini ve hafızasını korumazsanız bu defa şehir kültür ve sanat üretmiyor, taşralaşıyor.

Diyarbakır gibi, geçmişte birçok kültür insanını sanatçıyı yetiştirmiş şehrin yeniden ihtişamlı günlerine dönmesi, hafızasını kültürel mirasını kimliğini ve 5 bin yıllık geçmişini yeniden ihya etmesi, kültür ve sanat üretmesi bu anlamda çok önemli. Geçtiğimiz 13 yıl içerisinde biliyorsunuz Diyarbekir'imizde birçok tarihi doku ihya edildi. Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, Kalkınma Bakanlığımız ve diğer entegre çalıştığımız bakanlıklarımızla, ‘şehir ve kültür’ anlamında, şehirlerin hafızasını ve kimliğini ihya etmek, şehirleri taşralaşmaktan kurtarmak ve şehirlerin yeniden kültür ve sanat üreten merkezler haline dönüşmesini sağlamak için başlattığımız bu çalışmaya biz öncelikle Sur'dan başlıyoruz.

Burada bir hususun altını çizmek istiyorum: Kültür, insan, şehir, birtakım ideolojik angajmanlara kurban edilemez. Kültür, şehir, insan gibi varoluşumuzun temel anlamını oluşturan bu dinamikler birilerinin siyasi angajmanlarına kurban edilemez. Hele hele 40 yıldan beri dağda kalbi ve kafası artık taşlaşmış ve betonlaşmış birilerinin, terör baronlarının talimatlarıyla artık insanların yaşam ve özgürlük alanları, insanların kültür ve toplumsal talepleri engellenemez. Eğer siz şehirlere tonlarca bomba yerleştirip, el yapımı bombalarla şehirleri tahrip edip, sonra da kalkıp devlete ve güvenlik güçlerine; refahı, güvenliği emniyeti sağlamakla sorumlu birilerine söz söyleme hakkına sahip olamazsınız.

Bugün devlet, şefkat eliyle burada. Devlet ihya, imar, inşa, kültür, sanat ve çevre için burada. O nedenle herhangi bir şekilde birileri engellemeye kalkışsalar da, birileri maalesef ideolojik angajmanları ve talimatla hareket etseler de, birileri maalesef yalanı ve iftirayı ısrarla bir propaganda biçimine dönüştürseler de biz Diyarbekir'den vazgeçmeyiz. Çünkü o 5 bin yıllık kadim gelenek. Bizim için, Sur-i Sultani ne ise Diyarbakır Surları da odur.”

Sur’da Yaşayan Vatandaşlar Mağdur Edilmeyecek

Çevre ve Şehircilik Bakanı Güldemet Sarı, Sur’da bir rant elde edileceği; Sur’un insansızlaştırılacağı ya da başka insanlar getirileceği gibi iddiaların kesinlikle yanlış olduğunun altını çizdi.

“Sur'da yapacağımız çalışmaların aslında temelini 2012 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisinden onaylanan Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı çerçevesinde yapacağız. Burada yapacağımız çalışmanın temeli 2012 yılında onaylanmış, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisinden geçmiş olan plan çerçevesinde yapılacaktır.

Sur'da bahsedildiği gibi TOKİ'nin yüksek katlı konutları olacak, orada bir rant elde edilecek, insansızlaştırılacak, başka insanlar getirilecek gibi iddialar kesinlikle karşılıksızdır ve yanlıştır. Böyle bir şey olmayacak. Buradaki vatandaşlarımız isterlerse rezerv alanlardaki konutları tercih ediyorlarsa oradan konut sahibi olacaklar. İsterlerse kendi bulundukları mahallelerde yeni yapılacak alanlarda konut sahibi olabilecekler. Esnafımız yine işlerine devam edecektir. Bu etap etap yapılacak bir çalışmadır.

Bugün vatandaşlarımıza anlatılan ‘Devlet her binaya el koyacak, tamamen burayı kamulaştıracak, hatta kamulaştırdı, hatta ihaleye çıktı, falanca firmaya verdi.’ gibi iddialar tamamen yanlıştır. Bizim öncelikle yapacağımız çalışma -Türkiye'nin her yerinde yaptığımız- her anlamda vatandaşla ikili görüşmeler onların istekleri doğrultusunda çözüm üretmek ve bu çözüm doğrultusunda da yeni bir yapılanmaya gitmektir. Yapacağımız çalışmalar bu doğrultuda olacaktır. Vatandaşlarımız kesinlikle mağdur edilmeyecektir. Orada yaşayan bütün vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda bütün çözüm önerilerini kendilerine sunacağız. Hiç kimse endişe etmesin, devletin güvencesi altında kendi tercihleri doğrultusunda yaşam alanları kendilerine teslim edilecektir.”

Amacımız, İnsanımızın Daha Emniyetli Bir Ortamda Yaşaması, Çoluk Çocuğunu Yetiştirmesi, İş Hayatını Sürdürmesi

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, yarın da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sur’da olacağını söyledi.

 “Bizim politikamız nettir, bir taraftan terörle kararlı bir şekilde ve sonuna kadar mücadele ediyoruz, edeceğiz. Bunu da insan odaklı bir anlayış içinde gerçekleştiriyoruz. Bütün amacımız, insanımızın daha emniyetli bir ortamda yaşaması, çoluk çocuğunu yetiştirmesi, iş hayatını sürdürmesidir.

Belli bölgelerimizde operasyonlar tamamlandı. Her türlü fiziki alt yapı ile ilgili, vatandaşlarımızın sorunları ile ilgili en detaylı şekilde çalışma yapıyoruz, hiçbir esnafımızı vatandaşımızı mağdur etmeyecek şekilde bir anlayışla bu çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sosyal konularla ilgili gayretimiz var. Operasyonda ve sonrasında, sosyal anlamda sıkıntıları gidermeye dönük çok yoğun bir gayret içindeyiz.

Sadece Diyarbakır’da, Sur için 14 milyon liraya yakın bir kaynak sosyal projelere harcandı. Önümüzdeki süreçte halkımıza bu sosyal desteklerimizi devam ettireceğiz. Kısa vadede yerel ekonominin hızlı bir şekilde canlanması için tedbirler aldık, alıyoruz. Toplum yararına çalışma programı dediğimiz çalışma programını devreye sokarak Silopi’de bin 200 kişiye, Cizre’de 2 bin gencimize Diyarbakır Sur’da 3 bin gence geçici iş imkanı sağlandı. Kadınlara dönük mikrokredi anlamında bazı çalışmalarımız var. Orta ve uzun vadede ekonomide çok daha iyi adımlar atmayı planlıyoruz. Huzur ortamının iyileşmesi ile bütün kurumlarımızın çok aktif bir şekilde katkısı ile ekonomik hayatı refahımızı da arttıracağız.

Bizim bu çalışmalarda muhatabımız bütün toplumdur, hiçbir kesim bu toplumun tamamını temsil etme hakkına yetkisine de sahip değildir. Sur hepimizindir, Sur bütün insanlığındır sadece Türkiye’nin değil bütün insanlığın mirasıdır. Buna yakışır bir şekilde çalışmaları ele alıyoruz. Yerel yönetimler maalesef üzerlerine düşen görevi de yapmamışlar bugüne kadar. Yerel yönetimlerin eksiklerini sahada çok net bir şekilde görebiliyorum. Sloganlarla bu işler olmuyor, ideolojik söylemlerle veya iş yapmaya çalışanları karalama ile bu işler olmuyor. Herkes oturup görevini en iyi şekilde yapmak durumunda. Çarpık bir şehirleşme varsa yerel hizmetler eksikse bunun sorumlusu yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlerden de herkesin hesap sorması gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.”