Genel Gündem

Sizlerin GENÇDES Kapsamında Kültür Sanat Etkinliklerinize Teşvik ve Katkı Sağlamak İçin Bu Sene Hükümet Olarak 50 Milyon Lira Bütçe Ayırdık

- Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal: Öfkenin, nefretin olduğu, şiddetin olduğu, intikam duygusunun olduğu sanattan, edebiyattan, medeniyetten, kültürden ve gelişimden bahsedemeyiz.

- Terör örgütü, Türkiye'nin ayağına pranga takmak, Türkiye'yi bölgesinde güçsüz bırakmak ve Türkiye'nin olmadığı bir çözüm masasında 'bölge yeniden düzenlensin' istediği için şu anda Diyarbakır'da, Şırnak'ta, Mardin'de Türkiye'yi meşgul ediyor.

- Bu ülke şiddet sarmalının içine girmeyecek, bu ülkede insanlar birbirine düşman olmayacak.

- Eğer Avrupa'ya giden mültecilerin, kucağında bir çocukla kendisine sığınacak yer arayan bir babaya çelme takılıyorsa, 'Bin 200 avronun üzerindeki ziynet eşyanıza ve paranıza el koyarız' diyorlarsa, 'Eğitimliyseniz, Hristiyansanız kabul ederiz' diyorlarsa bu kalbimizdeki insanlık duygusunu, iyilik duygusunu kaybettiğimiz anlamına geliyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, dünkü Kayseri temasları kapsamında AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Burada partililerle bir araya gelen Bakan Ünal, gençlere seslendi ve ancak gençlerin katılımıyla kültür ve sanatın ayağa kaldırılabileceğini vurguladı.

Bir Şehrin Kültür Ve Sanatı Yoksa Maalesef O Şehir Ceset Hükmündedir

“Biz yaşatmak için gelmiş bir rahmet Peygamberi'nin ümmetiyiz. O yüzden biz insana ve insanın onuruna, erdemine, insanlığın değerlerine düşman olan herkesle savaşırız. Ticaret önemli ve kıymetlidir, turizm de önemli ve kıymetlidir. Şehirlerin altyapısı, ulaşımı, sağlığı, eğitimi kıymetli ve önemlidir ama bunların hepsi beden hükmündedir. Bu bedenin ruhu kültür ve sanattır. Eğer bir şehrin kültür ve sanatı yoksa maalesef o şehir ceset hükmündedir. 

O yüzden kültürü ve sanatı geliştirmek gençlerin, öncelikle sizlerin kültüre ve sanata ilgi duymasıyla mümkündür. Bu nedenle bu sene hükümet olarak 50 milyon lira bütçe ayırdık, sizlerin GENÇDES kapsamında kültür, sanat etkinliklerinize teşvik sağlamak, katkı sağlamak için. Geleneksel sanatlarda, sahne sanatlarında, görsel sanatlarda lütfen etkinliklere katılın, lütfen bu desteklerden faydalanın. Bulunduğunuz mahallede, ilçede, ilde kültür ve sanatımızı ayağa kaldıracak etkinlikler içinde olun. Biz ancak gençlerimizin katılımıyla kültür ve sanatımızı ayağa kaldırabiliriz.”

Bu topluma yeniden nefreti, öfkeyi ve düşmanlığı yaymak istiyorlar. 

“Türkiye şu an dünyanın en iyi sağlık altyapısına sahip, Türkiye şu anda dünyanın en iyi turizm altyapısına sahip, bunu bilerek söylüyorum ve Türkiye şu anda dünyanın en iyi eğitim altyapısına sahip ülkelerinden birisi. Şimdi sıra neye geldi? Şimdi sıra o ruhu üflemeye, o kültürü ve sanatı, o kültür ve sanat etkinliklerini yani kendi kimliğimizi, kendi duygumuzu, kendi kültürümüzü sanatın diliyle ifade edebileceğimiz, estetik bir şekilde stilize edebileceğimiz asıl yeteneğe geldi.

Bu topluma yeniden nefreti, öfkeyi ve düşmanlığı yaymak istiyorlar. Biz 13 yılda bu ülkenin demokratikleşmesi için her şeyi yaptık. Biz bu ülkede siyaset kurumunun bütün sorunları çözmesi, bütün toplamsal talepleri çözüme kavuşturması için 13 yıldan beri mücadele veriyoruz ve çok ciddi mesafe kat ettik. 

Bugün TBMM'nin çatısı altında siyaset kurumu bu ülkenin her türlü sorununun çözüm merci durumuna geldi ama birileri ısrarla silahı, şiddeti, çukuru devam ettirmeye çalışıyorlar. Gençler asla provoke olmayın. Onlar öfkeyi ve nefreti sizin kalbinizde yeşertmek istiyorlar. Buna fırsat vermeyin. Sizi kızdırmak, sizi yeniden intikam duygusu, öfke ve nefretle doldurmak istiyorlar. Buna fırsat vermeyin. Çünkü, öfkenin, nefretin olduğu, şiddetin olduğu, intikam duygusunun olduğu sanattan, edebiyattan, medeniyetten, kültürden ve gelişimden bahsedemeyiz.”

Bu Ülke Şiddet Sarmalının İçine Girmeyecek, Bu Ülkede İnsanlar Birbirine Düşman Olmayacak

“Bunların Kürtlerle ilgili bir meselesi var. O ne biliyor musunuz? Bunlar kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan her kesime dönük şiddet uygulayan ve öncelikli olarak da bu şiddeti Kürt kardeşlerimize uygulayan bir terör örgütü. Bu terör örgütü herhangi bir toplumsal talep ya da hak amacıyla bunu yapmıyor. Bu terör örgütü küresel ölçekte yeniden bir yapılanma yaşandığı bugünlerde Türkiye'nin ayağına pranga takmak, Türkiye'yi bölgesinde güçsüz bırakmak ve Türkiye'nin olmadığı bir çözüm masasında 'bölge yeniden düzenlensin' istediği için şu anda Diyarbakır'da, Şırnak'ta, Mardin'de Türkiye'yi meşgul ediyor. Ne diyorlar? 'Buradaki şiddeti İzmir'e, İstanbul'a, Kayseri'ye yayacağız' diyorlar ama yayamadılar, yayamayacaklar.

Çünkü halk, bu millet bunların ne yapmak istediğini gördü ve onlara destek vermedi, hamdolsun. 29 canımızı kaybettiğimiz bir kanlı saldırının müsebbibi olan teröristin sözde taziye çadırına katılma, ona taziye çadırı kurmak gibi tamamen provakasyon amaçlı girişimlerde bulunuyorlar. Neden? 'Bir şiddet sarmalı oluşturalım ve ülkeyi o şiddet sarmalının içine çekelim.' Bu ülke şiddet sarmalının içine girmeyecek, bu ülkede insanlar birbirine düşman olmayacak.

Gençler asla şiddet dili kullanmayacaksınız, asla onların provokasyonuna gelmeyecekseniz, asla nefreti, öfkeyi ve kini çoğaltmayacaksınız. Çünkü nefretin, öfkenin ve kinin, o zehrin panzehri sevgidir, muhabbettir, dayanışmadır, kardeşliktir, paylaşmadır.”

Bugün En Çok İhtiyaç Duyduğumuz Şey, Kaybolmak Üzere Olan İnsanlığımızdır İnsanlığımızı Kaybettiğimizde Her Şeyimizi Kaybederiz

“İstanbul'da 2 gün önce Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Kültür Bakanları Toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya katılan bakanlara, 'Somut kültürel mirası koruyoruz, binaları koruyoruz, koruyacağız. Çünkü bunlar mekansal hafızayı temsil ediyor ama asıl korumamız gereken kültürel miras nedir biliyor musunuz?' dedim. İnsanlığın kalbindeki insanlık duygusudur. Çünkü bugün o iyilik duygusu kaybolmaya başladı. Sadece ve sadece o iyilik duygusu bu topraklarda var. Bunu nereden biliyorsunuz diye sorarsanız kardeşlerim. Eğer Avrupa'ya giden mültecilerin, kucağında bir çocukla kendisine sığınacak yer arayan bir babaya çelme takılıyorsa, 'Bin 200 avronun üzerindeki ziynet eşyanıza ve paranıza el koyarız' diyorlarsa, 'Eğitimliyseniz, Hristiyansanız kabul ederiz' diyorlarsa bu kalbimizdeki insanlık duygusunu, iyilik duygusunu kaybettiğimiz anlamına geliyor.

Eğer bir şey kültürel miras olarak yaşatılacaksa bizim o paylaşmayı, dayanışmayı yaşatmamız gerekiyor. Çünkü bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, kaybolmak üzere olan insanlığımızdır. İnsanlığımızı kaybettiğimizde her şeyimizi kaybederiz. O yüzden bugün Anadolu bir insanlık adasıdır ve bu insanlık adasının iyilik duygusunu kalbinde taşıyanlar bunlardır. En çok bunu çoğaltmamız gerekiyor ve en büyük mirasımız da budur. Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü seven, insanı eşref-i mahluk olarak gören bir geleneğin temsilcileriyiz. Biz savaşmayız, savaşırsak ancak kötülükle savaşırız. İnsanlığın üzerinde yükseldiği değerlere karşı çıkanlarla savaşırız, cehaletle savaşırız.”